Zor durumda kalmış birine yardım eli uzatmak hem bir insanlık gereği hem de dinimizin bir emridir. İnsanlara yardım etmek, insanı yüceltir, ulvî duygular tattırır. Malından yoksullar için harcayamayanlar, zamanla cimrilik hastalığına yakalanır, hayatını kolaylaştırması için kazandığı parayı kendisi ve çocukları için bile harcayamaz hale gelir. Böyle kimseler paranın kulu kölesi olurlar.
Başkasına yardım eli uzatanlar olgunlaşır, erdemli insan olurlar. Böyle kimseler Allah tarafından sevilir, İnsanlar ona saygı gösterirler. İnsanı küçülten, alçaltan davranışların temelinde mala ve paraya aşırı düşkünlük ve bencillik önemli yer tutar. İslam dini yardımlaşmaya teşvik etmekle Müslümanları yüce, olgun insanlar haline getirmeyi amaçlamaktadır.
Yüce Allah Kur'an’da şöyle buyurur:
“Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu bir tohuma benzer ki bu tohumdan yedi başak çıkar ve her bir başakta yüz buğday tanesi bulunur.” (Bakara 261),

“Bir Müslüman’ın kendi malı, ölmeden önce yaptığı hayırlardır. Geriye bıraktıkları ise varislerinin malıdır.”
“İki haslet sahibinden başkası kıskanılmaz. Birincisi: Allah’ın ona mal verip kendisinin de onu Allah yolunda harcayan kimse. İkincisi: Kendisine bilgi ve hikmet verilip, onunla karar veren ve onu başkasına öğreten kimse.”
Dünyaya tapanların bir özelliği olan mala ve paraya aşırı düşkünlük sebebiyle insanlara yardım etmemeyi Kur'an-ı Kerim sert bir dille kınamaktadır:
“Hayır, hayır! Siz yetime karşı cömert değilsiniz, muhtaçları doyurmaya birbirinizi teşvik etmezsiniz, başkalarının mirasını açgözlülükle yiyip bitirirsiniz ve sınırsız bir sevgiyle malı mülkü seversiniz. Peki (hesap günü nasıl davranacaksınız;) yeryüzü ardarda sarsılıp paramparça olduğunda...!?” (Fecr 19-21)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder